Paramızın değerinin gün ve gün değer kaybettiği şu dönemde, giderek bireysel olarak dar boğaza giriyoruz. Muhtemelen hepimizin aklının bir köşesinde yakın geleceğe dair bir korku bir karamsarlık olduğunu düşünüyorum. Belki de kimimiz çıkar yolları bulmakta, bulamayanlarımız ise arayışa devam etmekte. Kimimiz tası tarağı toplayıp farklı coğrafyalarda yaşamını sürdürmektedir.
Yakın zamanda Avrupa’nın farklı ülkelerini ziyarette bulunma şansım oldu. Açıkçası bulunduğum ülkelerdeki insanların yaşam standartlarını kıskanmadım değil. Hele ki, paranızı Türkiye’den götürüyorsanız, en küçük alışverişinizde dahi, etiketteki rakamları kafanızda bir “5” ile çarpma alışkanlığı oluyor. Hayatı ne kadar hesaplı yaşadığınızı o anda rakamlar yüzünüze vuruyor. Ve bulunduğunuz yerdeki insanların bu kadar kolay ulaştığını görünce kıskanmamak elde değil.
Yukarıda bahsettiğim konunun, ülkemizin süre gelen biraz da ekonomik geçmişi bizi bu günlere taşıyor. Cari açık dediğimiz ithalat ihracat farkından doğan açığın yıllar yılı planlanamamış üretim değil de tüketim toplumu haline gelmemiz, bir anda çözülemeyecek fakat bize artık ” nereye gidiyoruz?” sorusunu sordurmasının vaktinin geldiğine inanıyorum. Bizim de tarihe bakıp, tıpkı bir Japonya gibi küllerimizden doğmamız gerektiğinin vaktinin de geldiğini düşünüyorum. Umarım o günleri de ülke olarak görürüz. Artık betona değil de, inovasyona, otomasyona, yüksek teknolojiye bürünürüz.
Yukarıda bahsettiğim konularda uzmanı olan kişilerin yorumları yazıları bol miktarda var. Benim ise konum, ben bireysel olarak bu duruma karşı ne yapmalıyım ı düşünürken, geçmişte okuduğum Robert T. Kiyosaki’ sin Zengin Baba Yoksul Baba kitabından aldığım notlarla karşılaştım. Notların bugünümüzde ihtiyacım olan fikirler olduğunu düşündüm ve paylaşmak istedim;
- Maaş artışını, daha büyük ev almak ya da daha çok harcama kaynağı göstermek; BORCA DAYALI TOPLUM temelidir.
- Zenginler aktif satın alır.Yoksulların yalnızca giderleri vardır. Orta sınıf; aktifliğine inandığı pasifler satın alır.
- Servet; insanın bugün çalışmayı bıraktığında ayakta kalabilme gücüdür.
- Günümüzde eğitim sistemi, kendini en iyi şekilde geliştirip iyi işler yapmayı değil de iyi işler bulmayı odaklıyor
- Yoksul ve orta sınıf, önce lüksleri satın alır. Zenginler lüksleri en sona bırakır.
- İstedikleriniz; istemediklerinizden doğar.
- Tam gün çalıştığınız işinize devam edin.Bir yandan dikendi işinize de bakın. Eve getirdiğinizde gerçek değerinden kaybeden pasiflerden (elbise,kişisel eşya vb) uzak durun.
- Kredi ile lüks mal alan kişi kısa zamanda pişman olur. Çünkü o lüks için girdiği borç, kısa sürede mali yüke dönüşür.
- Doğru fırsatın gelmesini beklerseniz, uzun süre beklemeniz gerekebilir.
- Küçük adımlarla işe başlayıp tohumlar saç. Kimi büyür, kimi büyümez…
- Riskleri olumlu yöne çeviren, finansal zekadır.
- Giderlerinizi gelirlerinizden düşük tutun.
- Büyük fırsatlar gözünüzün önüne gelmez, zihninize görünür.
- Yatırım yapmak, ille de satın almak değildir.
- Herhangi birisi yalnızca bankaya başvurur. İkinci tip birisi sermaye bulmasını bilendir.
- Zeki kimseler, kendinden daha zeki kişilerle çalışır ya da işe alır.
- İşçiler, işten atılmayacak kadar çok çalışır.
- Ne öğreneceğinden çok kendine birşeyler öğreten işler edinin.
- İlgini çeken işi yapmak adına bir yanılgıya örnek; jimnastik salonu ilgini çekmez ama gidersin.
- Mc Donalds (Ray Knoc): Hamburger değil, acentelik satar. Bu sebeple, pek çok hamburgercinin hüsran sonu, tüm dikkatini hamburger yapmaya verip, iş düzeni kurmamalarıdır.
- Mc Donalds dünyanın en iyi hamburgerini yapmaz. Fakat sıradan bir hamburgeri satma ve servis ettme konusunda da kimse eline su dökemez.
- Zengin ile yoksul arasındaki fark; korkuyu ele alma biçimidir.
- Herkes cennete gitmek ister. Gel gör ki ölmek isteyen yoktur.*****
- Kısıtlı paranız varsa, kendinizi dengeleyerek odaklanmanız gerekir.
- Aktif sütuna 5 sebep engel olur; Korku, kuşkuculuk,tembellik,kötü alışkanlıklar,kibir.
- Para kazanmak için çok çalışmak, eski bir formüldür.
- Nakte sıkışınca baskıyı hissedin,yatırımlarınıza el sürmeyin, para kazanmanın yoluna bakın.
- Bazen bir tek prens bulmak için sayısız kurbağa öpersiniz.
- Pastayı siz alın ve dilimlerini satın.
- Kar, alırken yapılır.
- Para kazanmak için “para gerek” kanısı, finansal cahilliktir.
- Elinizdekinin ne olduğunu belirleyen kafanızdakilerdir. Para yalnızca bir kuramdır.
- Siz ve çocuğunuzun geleceğini, yarına bıraktığınız değil bugün yaptığınız seçimler belirler.
- Risk, ne yaptığını bilmemekten kaynaklıdır.
Yukarıdaki maddeler biraz karışık gelse de, kitaptan ince özetleri ve ana fikri içerir. Yıllar önce yazılmış olsa da bence günümüzdeki ihtiyacımız olan ana fikirleri halen korumaktadır. Odaklanmak…
Biraz toparlayacak olursak, hele ki şu günlerde en azından bireysel olarak bile, ithalat ürünlerini tüketmemeye gayret göstermeliyiz diye düşünüyorum. Hoş, aynı kalitede kendi ürünümüz olsa keşke de yapsak. Doğru. Ama en azından elimizdekini değerlendirebilsek. Bir ürünün bir üst modelinin çıkması, onun ihtiyaç olmasını gerektirmemeli mesela. Talep ettiğimiz her ithalat ürünü, daha çok dış borca sebebiyet vermekte, bir damla daha üzerine koymaktadır. Dolabımızı tekrar gözden geçirmeliyiz, eminim ki hepimizin zaman zaman ihtiyaç dışı bir hevesle aldığı bir çok pasif döngü yaratan eşyası vardır. İkinci el olarak satış yapabileceğimiz bir çok aplikasyon ve e ticaret siteleri mevcut. Bunları aktif kullanarak, elimizdeki pasifleri aktife çevirmek çok değerli olduğunu düşünüyorum. Eğer bir şeylerin kötü gittiğini veya hesapsız gittiğini düşünüyorsanız, yaşam tarzımızı veya stratejimizi gözden geçirmeliyiz. Deliliğin tanımı; hep aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemektir sözü tam da yakıştı:)
Bence değişim zaman zaman gerekli. Hatta şu günlerde empati ve süzgeçten geçmeye ihtiyaç var. Değişim zordur. Fakat biraz cesaret göstermek gerekli sanki. Zira, Herkes cennete gitmek ister. Gel gör ki ölmek isteyen yoktur.
Selamlar,
Mkabasakal